Tarih 22.09.2024. Ümraniye'de daha çiçeği burnunda genç bir kadın polisimiz, 19 yaşındaki Yunus Emre Geçit tarafından şehit ediliyor…
Dudullu Polis Karakolun'dan nasıl firar etti, çıkan arbedede polisin silahını nasıl aldı ve ardından gencecik bir kadın polisimizi nasıl şehit etti?
Elbette Türk Polis Teşkilatı kendi içinde tüm bu soruların cevabını arayacaktır düşüncesindeyim.
Yunus Emre Geçit: Adeta canlı bir bomba gibi toplumun içinde yaşamaya ve dolaşmaya nasıl devam etmiş, insanın havsalası almıyor, duyduklarına ve tüm bu yaşananlara inanamıyor.
Kasten adam yaralamadan tutun gasp, cinsel taciz, yağma ve mala zarar verme gibi suçlardan 26 suç kaydı bulunuyor ve elini kolunu sallaya sallaya serbestçe nasıl dolaşıyor?
Adalet Bakanlığımız elbette bu konuda üzerlerine düşen görevi yapacaktır.
Bu elim olay sonrasında Türk ceza sisteminde var olduğu bilinen boşlukların da giderilmek üzere masaya yatırılacağını düşünüyorum.
Yani bir kez değil, tam yirmi altı kez bela “Ben geliyorum” demiş, fakat hiçbir zaman ne ailesi ne adalet ne hukuk ne Türk ceza sistemi tarafından hiç ıslah edilememiş...
Zanlı, 23.09.2024’te adliyeye bir Hayvan Durum İzleme aracı ile getiriliyor ve bir çöp poşeti içinde...
Olay tam bir ibret-i alemlik. Zaten ibret-i alem olsun diye yaptığını düşünüyorum.
Gencecik polisimiz Şeyda Yılmaz'a Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun inşallah. Kederli ve gözü yaşlı ailesine sabırlar diliyorum ve Türk Milletimizin de başı sağolsun...
MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞINDA LİYAKAT ŞEHİDİ OLMAYA HAZIRIM
Tarih: 02.04.2024. Bu başlıklı gazete köşe yazım Osmancık Haber sitesinde yayımlanıyor. Dileyen, Osmancık Haber internet sitesindeki yazarlar bölümünden ilerleyerek yazımın tamamına ulaşabilir.
Bu köşe yazımdan hemen sonra, her ne hikmetse, Osmancık Haber sitesi bu tarz yazılarımı yayınlamama kararı alıyor. Bu “sansür” olayını da bu vesileyle gazetecilik tarihine “kara bir leke” olarak not ediyorum.
Köşe yazımın hemen ardından bu yazımın internet sayfasındaki yorumlar kısmına 13 tane yorum geliyor; kişilik haklarıma, öğretmenlik mesleğime, onuruma ve kadınlık gururuma hakaret ediliyor.
Düşünebiliyor musunuz? 21 yıllık matematik öğretmeni olan bir kadın öğretmenin kafasına bir 7. sınıf öğrencisi tarafından bez futbol topu altılmış. Beyin travması geçirmiş bir halde o sıralar görev yaptığım okuldan ambulans ile hastaneye kaldırılıyorum. Ama 13 yorumcu tarafından iğrenç bir üslupla, aşağılıkça, seviyesizce, alçakça yorumlar yapılıyor ama bir tek kişi de çıkıp “Geçmiş olsun Hocam” yazamıyor.
Ve yine düşünebiliyor musunuz? Bu seviyesizce, aşağılıkça, alçakça yorum yapanlara soruşturma dahi açılmıyor. Devletin memuru görevi sırasında görev yerinde saldırıya uğramışken bu olayın üstünde tepinmeye çalışanlara bunun hesabı hiçbir şekilde sorulmuyor. Hatta Balıkesir İl Millî Eğitim Müdürlüğü tarafından “Millî Eğitim Bakanlığında Liyakat Şehidi Olmaya Hazırım” yazımı yazdım diye şahsım hakkında soruşturma başlatıldığı tarafıma söyleniyor…
20 MART 2024, SAAT 10.30.
OKULUN BAHÇESİNDE DERS ZİLİ ÇALMIŞ OLDUĞU HALDE KAFAMA HIZLA BİR BEZ FOTBOL TOPU ATILDI
Yer: Balıkesir, Karesi, Ali Hikmet Paşa Ortaokulu bahçesi.
Olaydan tam 16 gün sonra, “Millî Eğitim Bakanlığında Liyakat Şehidi Olmaya Hazırım” yazımı ancak yazabilmişim. Çünkü beyin travması geçirmiş halde aylarca tedavi görmek zorunda kaldım.
Bez futbol topu saldırısı olayı sonrasında yaşananlar çok enteresan: 30-40 dakika oyalamanın ardından ambulans ancak çağırılıyor. Ambulans çağrılmasını istediğim halde, Ali Hikmet Paşa Ortaokulu Müdür Yardımcısı Sabit Güven kendi özel aracı ile götürmekte anlamsız bir şekilde ısrar ediyor.
SAYIN MİLLÎ EĞİTİM BAKANIM, KUVVETLİ BİR ŞÜPHE İLE SÖYLÜYORUM: KAFAMA HIZLA ATILAN BEZ FUTBOL TOPU SALDIRISINI GERÇEKLEŞTİREN ÖĞRENCİNİN MAKAM HIRSIZLARI TARAFINDAN YÖNLENDİRİLMİŞ OLMA İHTİMALİ ÇOK YÜKSEK
Sayın Bakanım, bez futbol topu saldırısından önce ve sonra neler yaşandı?
1- 2022 Mart ayında Millî Eğitim Bakanlığı’nın yapmış olduğu EKYS yazılı sınavına giriyorum.
2- EKYS yazılı sınavı üstü, dönemin Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Bilim ve Sanat Merkezi Müdürü Turgut Kıvanç tarafından “çok rapor kullanıyor” bahanesi ile şikâyet ediliyorum. Karesi Kaymakamı Sayın Metin Arslanbaş ve Karesi İlçe Millî Eğitim Müdürü Sayın Sami Günnü’nün Onay’ı ile ilçede ilk ve tek olmak üzere, sağlık kuruluna sevk ediliyorum.
Sağlık kuruluna sevk edilmemin zamanlaması çok manidar. Amaç “Meryem öğretmen usulsüz rapor alıyor” algısı oluşturmak ve yönetici olmamın önüne geçmek. Sağlık kurulu raporum usul ve fenne uygun çıkıyor.
3- O dönem Bilsem Müdürü olan Turgut Kıvanç tarafından, kadrolu Bilsem öğretmeni olmama ve 30 saat derse girmek isteğimi belirtir dilekçemi vermeme rağmen, elimden ışık hızı ile dönem ortasında ek derslerim alınıyor ve Bilsem dışından görevlendirme öğretmen olarak matematik öğretmeni Esra Önal getirilip ek derslerimin bir kısmı ona isteğim ve bilgim dışında veriliyor.
4- Bilsem’in kadrolu matematik öğretmeni olarak “Ek derslerimi geri istiyorum” diye dilekçe veriyorum, yazılı olarak tarafıma alakasız ve püfürükten cevaplar veriliyor.
5- Dönemin Bilsem Müdürü Turgut Kıvanç, Tübitak ortaokul bilim olimpiyat atölyelerimin açılmasını ya sürekli oyalıyor veya göstermelik aç kapa yapıyor. Öğrencilerimin bilim olimpiyatlarında başarılı olma hayallerini de böylelikle suya düşürüyor.
6- Bilsem Tübitak proje öğrencilerim caydırma yöntemi ile elimden alınıp temel alan değişikliği yapılıyor.
Israrla “Bu öğrenciler matematik temel alan öğrencisi” dediğim halde, dalga geçer gibi cevap veriliyor. Nitekim bu öğrencilerimin bazıları şu an üniversitede matematik öğretmenliği öğrencisi… Kimisi de mühendislik, doğal olarak.
BİLSEM TÜBİTAK PROJELERİNDE 10 YIL BOYUNCA HEP AYNI ÖĞRETMEN, HEP AYNI ÖĞRENCİLER PROJE YAPIYOR
20.08.2023 tarihli gazete köşe yazım:
“Tübitak Projelerinden Okula Para Kalmıyorsa Proje Yapma Hoca Hanım”
7- EKYS yazılı sınavını ve mülakatı kazanıp yönetici olmak için "dört" adet dilekçe veriyorum, "üç" dilekçem çöpe atılıp sisteme dahi girmiyor, "bir" tane dilekçeme ise püfürükten, kafadan sallama, konuya temas etmeden, etrafından dolanan cevaplar veriliyor.
8- Karesi İlçesi’ne gönderilmek üzere Banka promosyon sözleşmesi ile ek maddelerinin açıklamasını talep ettiğim dilekçeme zaten cevap dahi verilmiyor.
21.11.2022 tarihli “Banka'dan promosyon alan değil, Banka’ya neden ve niçin promosyon veren öğretmen olduk?" köşe yazımı dileyen okuyabilir.
9- Dönemin Balıkesir İl Millî Eğitim Müdürü Sayın Ali Tatlı, Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Bilim ve Sanat Merkezi’ne toplam iki müdür yardımcısı ataması ve görevlendirmesi yapılacağı halde, sırf başvurumu engellemek adına, Bilsem okulunun ismini bilerek isteyerek ve kasti olarak "münhal" listelerde gizliyor.
10- Bilsem Yaz Okulu’nu temmuz ayında klimasız sınıflarda, öğrencilerim ile buram buram güneşin kavurucu sıcaklığı altında sıcaktan bunalarak yapmak zorunda kalıyoruz. Maalesef şahsım üzerinden Bilsem yaz okulu öğrencilerine de mobbing uygulaması yapılıyor.
Dileyen, Bilsem yaz okulunda şahsıma nasıl bir mobbing uygulandığını “SESİMİ DUYAN VAR MI? SAYIN MEB SICAKTAN KAVRULUYORUZ” köşe yazımdan okuyabilir.
11- “Sesimi duyan var mı? Sayın MEB sıcaktan kavruluyoruz” köşe yazımdan sonra dönemin Bilsem müdürü Turgut Kıvanç ve İngilizce öğretmeni olan eşi Yasemin Kıvanç, Bilsem Yaz Okulu öğrencilerini pat diye yüz üstü bırakıp Prag'a gidip biz Bilsem öğrencileri ile güneşin kavurucu sıcaklığı altında ders yaparken kendileri Prag'dan tatil fotoğrafı paylaşımı yapıyor...
12- Dönemin Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Bilim ve Sanat Merkezi Müdürü Turgut Kıvanç’a müdür yardımcısı olma talebimi iletmek için dilekçe vermeye gittiğim zaman “Hocam boşuna dilekçe vermeyin, isminizi Vali Bey'e göndermeyeceğim” demesiyle üstü kapalı kovuluyorum ve ardından da ekliyor “Biz istemedikçe kimse yönetici olamaz. Millî Eğitim Bakanlığı yöneticilik işlerine karışmıyor, biz kimi istersek onu yönetici yaparız.” diyor.
“Yukarıdakiler senin yönetici olmanı istemiyor” diyor.
“Yukarıdakiler kim?” diye sorunca da “Yukarıdakiler işte” diye kaçamak cevap veriyor.
“Eski çalıştığım okulumdan arkadaşıma söz verdim, onu müdür yardımcısı yapacağım.” diyor ve dediğini de yapıyor.
14- Dönemin Bilsem Müdürü Turgut Kıvanç, dönemin Sayın Valisi Hasan Şıldak Beyefendi’nin imza ve tercih yetkisine ipotek koyup engelliyor.
15- Dönemin Balıkesir Valisi Sayın Hasan Şıldak, imza ve tercih yetkisini engelleyen Bilsem müdürü Turgut Kıvanç hakkında bilerek isteyerek ve kasti olarak soruşturma dahi açmıyor, olayı duymamazlıktan geliyor.
16- Dönemin Bilsem müdürü Turgut Kıvanç'ın torpilli arkadaşı Tuncay Evliyaoğlu, önce Bilsem’e görevlendirme yönetici yapılıyor, ardından da asaleten ataması. Halen Bilsem öğretmeni olmadığı halde, Bilsem'de ders verme yeterliliğine sahip olmadığı halde, torpil sistemi içinde kadrolu olarak Bilsem müdür yardımcısı olarak aktif görevde.
17- “Basına demeç vermek”ten dönemin Balıkesir Valisi Sayın Hasan Şıldak Beyefendi’nin talimatı ile hakkımda “soruşturma” açılıyor.
18- Basına herhangi bir demeç vermediğimi belgeliyorum.
19- Soruşturma, ikinci bir Valilik onayı olmadan “kurumların huzur ve sükunetini bozmak” şekline hukuksuz ve usulsüz bir şekilde dönüştürülüyor.
20- Dönemin Bilsem Müdürü Turgut Kıvanç tarafından şikâyet ediliyorum. Bilsem Müdür Yardımcısı Özlem Uysal Gökcü de hakkımda ifade veriyor.
Peki, Bilsem Müdür Yardımcısı Özlem Uysal Gökcü kim? İki satır dilekçe yazıp dönemin Bilsem Müdürü Turgut Kıvanç tarafından hiç EKYS’ye dahi girmeden Bilsem’e müdür yardımcısı olan bir matematik öğretmeni. Taaa müdür yardımcısı olduktan "bir yıl sonra” EKYS'ye giriyor.
Yani önce makam, sonra göstermelik EKYS… Dostlar alışverişte görsün cinsinden.
21- İl Muhakkikleri Ahmet Kahvecioğlu ve Fatma Tülek tarafından hazırlanan soruşturma raporu usulsüz, yanlı ve hukuksuz bir rapor olduğu halde, tebliğ tebellüğü tarafıma kanuni süreci içinde tebliğ edilmediği ve itiraz ettiğim halde, itiraz sürem dolmadan apar topar dönemin Balıkesir İl Vali Yardımcısı Sayın Mustafa Çek, Karesi İlçe Millî Eğitim Müdürü Sami Günnü, İl Millî Eğitim Müdür Yardımcısı Mustafa Solak ve İl Millî Eğitim Atama Şube Müdürü Ramazan Aydoğdu tarafından önce "kınama" cezası verilmesi onaylanıyor. Ardından 20 yıllık tertemiz sicilim ve çok sayıda başarı ödülüm olduğu için "uyarı" cezası veriliyor.
Sendika İl Başkanı’nın şerhine rağmen…
22- Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Doç. Dr. Sayın Mustafa Otrar, hiçbir saha araştırması yapmadan, Ankara’dan keyfi bir imza ile muhakkiklerce verilmiş püfürükten soruşturma raporuna istinaden, sınav ile kazanmış olduğum ve Bakanlık ataması olduğum halde, Bilsem öğretmenliğime son veriyor.
23- Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Bilim ve Sanat Merkezi Bilsem öğrencileri, doktoralı bilim öğretmenlerinden alması gereken bilim tabanlı matematik derslerinden ve yapabilecekleri bilimsel projelerden mahrum kalıyor. Üstelik, Tübitak ortaokul bilim olimpiyat atölyeleri de böylece kapatılıyor ve ihtiyaç duydukları eğitim öğretim haklarından mahrum bırakılıyor, tam “iki" yıl boyunca…
24- Balıkesir 2. İdare Mahkemesi’ne dava açıyorum. Bilsem öğrencilerinin haketmiş oldukları, doktoralı bir bilim öğretmeninden görebilecekleri matematik derslerini alamadıkları için davanın acil olarak görüşülmesi hakkında…
25- Yaklaşık 400 sayfa mobbing ve torpil belgesini, Sayın Mahkeme Heyeti’ne sunuyorum.
26- Dönemin Balıkesir İl Millî Eğitim Müdürü Ali Tatlı, İdari Mahkeme’ye iki sayfadan oluşan ve tarafıma yönelik yalan ve iftiralar ile dolu bir “Ara Karar Cevabı” gönderiyor. Elinde bu suçlamalarını destekleyecek bir tek belge dahi yok, sadece yalan ve iftiraları var. Çünkü kendisi torpilci ve mobbingci bir makam hırsızı koruyucusu ve kollayıcısı...
27- 400 sayfalık belgeye rağmen tam "iki" yıldır idare mahkemesine açmış olduğum dava dosyam pinpon topu gibi Balıkesir-Bursa arasında gelip gidiyor.
Henüz bir karar çıkmış değil. Dava dosyam görülmeye devam ediyor. Tam "iki" yıldır adalet arayışımı sürdürüyorum.
Torpilli Tuncay Evliyaoğlu ise Bilsem’de kadrolu müdür yardımcısı olarak halen çalışmaya devam ediyor. Münhal listelerde Bilsem’in adının bulunmayışı nedeniyle başvuru yapmam engellendiğinden makam hakkımı, makam hırsızlığı ile gasp ederek elimden almaya devam ediyor.
28- Bilsem’den “atama” adı altında kovulmamın ardından, sürgün olarak Ali Hikmet Paşa Ortaokulu’na görevlendirmem yine Karesi İlçe Milli Eğitim Müdürü Sami Günnü ve Balıkesir Valisi Sayın İsmail Ustaoğlu tarafından yapılıyor.
Ve 20 Mart 2024, saat 10.30’da bez futbol topu saldırısına maruz kalıyorum, 7. sınıftaki bir öğrenci tarafından…
FUTBOL TOPU SALDIRISINDAN SONRA YAŞANANLAR
29- Futbol topu saldırısından sonra 30-40 dakika kadar ambulans çağrılmayıp bilerek isteyerek ve kasti olarak ambulansın gelişi oyalanıyor.
30- Olay sırasında okul bahçesinde nöbetçi olan iki görevli öğretmen, bilerek isteyerek ve kasti olarak görev yerinden çekiliyor.
31- Yaralanmam sonucunda ambulansla nakledildiğim Balıkesir Devlet Hastanesi’nde görevli polis memuru, fail ve sorumlular hakkında şikayetçi oldum halde, şikayetimi almıyor ve beyin travması geçirmiş olduğum halde, 2 saat içinde hastaneden hiçbir reçete dahi yazılmadan iki polis tarafından polis otosu ile ifade vermek üzere Kuvayi Milliye Polis Merkezi’ne gidiyorum.
32- İfade verdikten sonra kendimi hala kötü hissettiğim için aynı polis otosu ile ikamet adresime bırakılıyorum.
33- Rahatsızlığım nedeniyle uzman doktorun muayenesi sonucu istirahat raporu veriliyor.
34- Ali Hikmet Paşa Ortaokulu Müdürü Yüksel Kocaşahan, şahsımı arayarak telefonu açar açmaz avazı çıktığı kadar bağırmaya başlıyor: Hakarete varan konuşmalar yapıyor ve suçlamalarda bulunuyor.
Burası önemli: Bir geçmiş olsun dahi diyemiyor.
35- Okul Müdürü Yüksel Kocaşahan, programa göre ders sorumlulukları üzerimde bulunan 8. sınıf LGS öğrencilerinin matematik dersilerine, bu yaralanma olayını takip eden tam "üç hafta” boyunca herhangi bir öğretmen görevlendirmeyip bilerek isteyerek ve kasti olarak matematik derslerini boş bırakıyor.
36- Yaralanmış olduğum halde, yönlendirilmiş olduğunu düşündüğüm "iki öğrenci velisi” şahsımı “çok rapor kullanıyor” diye Cimer'e şikâyet ediyor.
37- Beyin travması geçirmiş şekilde ve yaralanmış olduğum halde hem Okul Müdürü Yüksel Kocaşahan hem Karesi İlçe Millî Eğitim Müdürü Sami Günnü şahsımı hem arayıp hem mesaj atarak hakkımda soruşturma açıldığını ve ifade vermem için İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gitmem gerektiğini söylüyorlar...
İstirahat raporlu olduğum için soruşturmaya ifade vermeye gidemiyorum.
Yaralanma olayının hemen öncesinde de Ali Hikmet Paşa Ortaokulu’nda Fetövari kumpaslara maruz kalıyorum.
Örneğin; Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Bilim ve Sanat Merkezinde halen kadrolu öğretmen olan Türkçe öğretmeni, ders esnasında cep telefonumdan şahsımı aramış ben cevap vermeyince de WhatsApp üzerinden mesaj atıp RAM’da görevli bir rehber öğretmenin yeğenine özel matematik dersi verip veremeyeceğim konusunda benimle görüşmek istediklerini haber vermiş, telefon numaramı paylaşmak noktasında iznimi soruyor.
38- Bahsi geçen rehber öğretmen, ders vermem konusunda olacak ki cep telefonumdan iki gün boyunca tacize varan çoklukta aramalar yapıyor. (Kendisine hiçbir şekilde geri dönüş yapmadım.)
39- Futbol topu saldırısının hemen ardından daha iyileşip sağlığıma kavuşamadan ve istirahat raporlu olduğum halde, Balıkesir Valisi Sayın İsmail Ustaoğlu tarafından ikamet adresime 32 km uzaklıktaki bir köy okuluna ikinci sürgünüm onaylanıyor.
28.04.2024 tarihli köşe yazım:
BALIKESİR MEM'DE VALİLİK ONAYI İLE KADIN ÖĞRETMENE HEM ŞİDDET HEM MOBBİNG
40- 2024-2025 Eğitim-Öğretim yılı görevlendirmem ise Balıkesir ili Karesi ilçesi Mehmet Azman Çavuş Ortaokulu’na yapıldı.
Henüz sene başı toplantılarımız yapılıyorken çat kapı muhakkik adı altında iki kişi gelip şahsımı azarlayıp olaylarla ilgili yeni bir ifademi almaya kalkışıyor.
11.09.2024 tarihli köşe yazım:
İL MUHAKKİKLERİNİN İNCELEME/SORUŞTURMA ESNASINDA BİR KADIN ÖĞRETMENİ AZARLAMA YETKİSİ VAR MI?
41- Futbol topu saldırısından sonra Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığı’na saldırıyı gerçekleştiren öğrenci hakkında suç duyurusunda bulunuyorum. Ancak “Kovuşturmaya Yer Yok” kararı çıkıyor.
Dilekçe yoluyla itiraz ediyorum.
42- Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığı’na can güvenliğimi sağlaması için polis koruması talebimi içeren dilekçemi iletiyorum. Ayrıca bez futbol topu saldırısına dair kamera kayıtlarının tarafıma iletilmesini talep ediyorum. Konuyla ilgili dava dosyasının "Uyap" sistemine yüklenmesi için de dilekçe veriyorum.
Fakat polis koruması tahsis edilmesi söz konusu dahi yapılmıyor.
Tarafıma, kamera kayıtları yerine karanlık bir kare fotoğraf veriliyor.
Ve ilgili davayı her nedense "Vatandaş Uyap" portalı üzerinden takip edemiyorum.
43- Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kadın öğretmenine, hadsiz ve mesnetsiz bir şekilde “Pkk terör örgütü üyesi olma” iftirası atılmıştır.
28 Ağustos 2023 tarihli köşe yazım:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’NİN ÖĞRETMENİNE "PKK TERÖR ÖRGÜTÜ" SUÇLAMASI
44- Son olarak, Balıkesir Kaymakamı Sayın Metin Arslanbaş, bez futbol topu saldırısına ilişkin şikayetlerime yönelik ve alınması gereken iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınmadığına dair şikayetlerim konusunda soruşturma izni vermiyor.
Ben de süresi içerisinde, Karesi Kaymakamlığına giderek Mahkeme’ye gönderilmek üzere 20 sayfalık itiraz dilekçesi verdim.
SAYIN MİLLİ EĞİTİM BAKANIMIZ YUSUF TEKİN “SOSYAL MEDYADAN YAZMAK YERİNE BİZE BİLDİRİN, GEREĞİNİ YAPARIZ” DEMİŞ
Sayın Millî Eğitim Bakanım; bir eğitimci, gazeteci, köşe yazarı ve 21 yıllık doktoralı akademisyen kadın bilim öğretmeni olarak torpil, mobbing ve makam hırsızlığı hakkında, liyakat hakkında, maruz kaldığım haksızlıklar ve hukuksuzlar hakkında yüzlerce gazete köşe yazısı yazdım. Şimdiye kadar yazmış olduğum gazete köşe yazılarımdan dolayı 3 kez sürgün yedim, ceza aldım, bez futbol topu saldırısına maruz kaldım.
Bilsem’den kovulmadan hemen önce okuldan çıkmış eve giderken minibüs içinde beş psikopatın saldırısına maruz kaldım ve bir fırsatını bulup minibüsün ana durağında inip kaçtım. Ne minibüsün plakasını alabildim ne de polisi arayabildim, canımı zor kurtardım.
SAYIN MİLLİ EĞİTİM BAKANIM
Haklısınız böyyükk gazeteci değilim.
Torpilim yok, ulusal basında köşe yazarlığı yapamıyorum.
Tüm kamu haber sitelerinde yazılarım engellendi. Kim veya kimler tarafından engellendi, onu da bilmiyorum.
Yerel basında köşe yazarlığı yapıyorum.
Sanırım sizin için böyyükk gazeteci olmayanın pek önemi ve değeri olmuyor.
Torpilli olmayıp ulusal basında yazamayanın da pek önemi ve değeri olmuyor, haliyle.
Millî Eğitim Bakanlığında görevli Basın ve Halkla İlişkiler birimi de sanırım sadece ulusal basını ve böyyükk gazetecileri takip ediyor.
POLİS MEMURU ŞEYDA YILMAZ ŞEHİT EDİLENE KADAR NELER YAŞANMIŞTI?
26 suçtan dosyası bulunan Yunus Emre Geçit hiçbir ceza almamıştı. Türk Ceza sistemi, eğer adalet ve hukuk mekanizmaları ile zamanında işlemiş veya Türk Ceza Kanunu gerekli cezayı tedbirleri ile düzenlenmiş olsaydı, gencecik polis memuru Şeyda Yılmaz şu an halen aramızda ve Türk Polis Teşkilatı’ndaki ulvi görevinin başında olacaktı.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞINDA LİYAKAT DÜZENLEMESİ ŞART
Millî Eğitim Bakanlığındaki yöneticilik sistemi okul müdürlerinin keyfi uygulamalarına bırakılamaz. Bir kişinin makam ve kariyer hakkı, diğer sorumluluklarının arasına eklenip Sayın Vali Bey’in tüm insiyatif yetkisine bırakılamaz. Liyakat ile ancak kazanılabilecek kariyer ve makam hakkı, herhangi bir il yöneticisi tarafından engellenmemelidir.
Liyakat sahibi kadın öğretmenlere kariyer ve makam hakları derhal teslim edilmelidir.
Hukuk devleti, tüm hukuk sistemi ile tıkır tıkır işlemelidir.
Ha! Sayın Milli Eğitim Bakanım; eğer torpilli makam hırsızları tarafından daha fazla mobbing ve türlü çeşit şiddete maruz kalıp şahsıma fetövari kumpaslar ile suç isnad edilmesini ya da başka bir kaza süsü verilerek Millî Eğitim Bakanlığında da polis memuru Şeyda Yılmaz gibi ihmaller sonucu şehit edilmemi bekliyorsanız, ölümümün ardından tüm vebal ve sorumluluk şahsınıza aittir.
SAYIN MİLLİ EĞİTİM BAKANIM
Şahsım 21 yıllık, doktoralı ve liyakatli bir bilim öğretmeniyim.
Yunus Emre Geçit gibi 26 tane suç kaydım yok.
“Sen kim köpek?” misali, görev yapmış olduğum okulda, görevim sırasında, kuvvetli bir şüphe ile makam hırsızları tarafından yönlendirilmiş olduğunu düşündüğüm bir öğrenci tarafından tam omurilik bölgeme bez futbol topu atılmasını haketmiyorum.
Kuvvetli bir şüphe ile amaçlarının şahsımda kalıcı bir felce sebep olmak ve hatta öldürmek olduğunu düşünüyorum.
21 yıllık, doktoralı bir bilim öğretmeni olarak kadrolu olduğum Bilsem okulundan sırf torpilim yok diye kazanmış olduğum yöneticilik hakkım yok sayılarak bir çöp gibi oradan oraya atılmayı hele hiç haketmiyorum.
Hakedene köpek muamelesi de yaparlar, çöp poşeti de geçirirler.
Fakat Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kadın öğretmeni olarak görevim; Yunus Emre Geçit gibi kişilere henüz daha öğrenci iken öncelikle matematik dersini sevdirmek, sorunları varsa velileri ile gerekli görüşmeleri yapmak ve onları ait oldukları yer olan okullarında ihtiyaç duydukları eğitimle yetiştirip dışarıdaki suç odaklarından uzak tutmaktır.
Bu konuda geliştirmiş olduğum önemli bir projeyi de geçmiş tarihlerde bir köşe yazımda kaleme almıştım. Fakat o zaman bu zamandır Balıkesir'den hiçbir yönetici çıkıp “Hoca Hanım, bu konudaki projen nedir?” diye dahi sormadı. Onun yerine şahsımı daha da çok engellemeye çalışmışlardır.
23.08.2023 tarihli köşe yazım:
SOKAĞA ATILMIŞ ÇOCUKLAR VE MUASIR MEDENİYET SEVİYESİ.
Öğretmen maaşlarının yetersizliği üzerine, özellikle de büyükşehirlerde kirada oturan öğretmen arkadaşlarımın bir nebze olsun nefes almalarına yardımcı olacak bir köşe yazısı kaleme almış ve bu konuda da bir proje üretmiştim:
18.08.2023 tarihli köşe yazım:
ÖĞRETMEN ALIŞVERİŞ KARTI UYGULAMASI GÜNDEME GETİRİLMELİ
Dönemin Balıkesir İl Millî Eğitim Müdürü Ali Tatlı, şahsi fikrimi ve gazete köşe yazımdan almış olduğu bu projemi ben köşe yazımda yayımladıktan sadece birkaç ay sonra 18 Kasım 2023 tarihinde KamuBiz haber sitesinden “İl Millî Eğitim Müdüründen Öğretmenlere İndirim Müjdesi!” başlığı ile sanki kendi fikri ve kendi projesi imiş gibi “öğretmenlere müjde” adı altında sunmuş ve şahsımın adını hiçbir şekilde bu projede geçirmeyip gizleyerek makam hırsızlarını desteklemesine ek olarak ayrıca fikir hırsızlığı da yapmıştır.
Yönetici olamamın nedenleri arasında Anadolu’nun en kıymetli fakültelerinden biri olmasına rağmen, Balıkesir Necatibey Eğitim Fakültesi mezunu olmam mı yer alıyor?
Yoksa, Sayın Yılmaz Özdil'in 17.06.2024 tarihli “Çatır Çatır” başlıklı köşe yazısında belirtmiş olduğu “Exeter Üniversitesi’nden mezun olma” şartını taşımamam mı sebep? Tek suçum bu mu, söyleyin lütfen Sayın Bakanım.
Şahsımı çöp olarak görüp oradan oraya sürgün edenlerin ve torpilli makam hırsızlığı yapan ya da yapılmasına göz yumanların hukuki olarak ilgili yargı merciilerine iletilmesini ve yaralanmam dahil yaşadığım tüm mobbing sürecinde rol oynayan tüm sorumluların tespit edilerek gerekli soruşturmaya tabii tutulmasını talep ediyorum, Sayın Millî Eğitim Bakanım...
Ha! Şahsım Millî Eğitim Bakanlığı’nda “Liyakat Şehidi” olduktan sonra yapılacak olan herhangi bir açıklamanın kimsenin gözünde çöp kadar değerinin olmayacağını da bilesiniz.
Sayın Millî Eğitim Bakanım; neden Bilsem’de müdür yardımcısı olamadığım hakkında Balıkesir'deki tüm sıralı amirlerimizin yapamadığı açıklamayı Üst Amirimiz olarak Sizin, yazılı bir şekilde basına yapmanızı 21 yıllık bir kadın öğretmen olarak şahsen talep ediyorum. Saygılarımla.